SINAV SORU-CEVAP
2/B-BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER-BÜTÜNLEME SINAVI (24.07.2012)(Sınav Süresi: 120 Dakika)
SORU I: Sami, Murat ve Harun, babalarından miras kalan Ankara/Gölbaşı’nda yol kenarında bulunan
arsa üzerinde bir benzin istasyonu yaptırmaya karar verir ve 1 Şubat 2011 tarihinde müteahhit Taşansu ile
300.000 TL’ye anlaşırlar. Taraflar arasındaki anlaşmaya göre Taşansu, benzinliğin inşasını 1 Temmuz 2011
tarihinde anahtar teslimi olarak tamamlayacak; işin bedeli ise arsa sahipleri tarafından 15 Temmuz 2011
tarihinde ödenecektir.
Benzinliğin inşa edileceği arsa Ankara’nın büyük üniversitelerinden birinin eğitim tesislerinin
bitişiğinde bulunmaktadır. Sami, Murat ve Harun, 2011 Nisan ayında yaptıkları küçük bir araştırma
sonucunda, bu nedenle işletme ruhsatı almalarının neredeyse imkânsız olduğunu öğrenir. Bunun üzerine
Harun, fakülte yıllarından tanıdığı ve iş takipçiliği yoluyla servetine servet katan Furkan’ı arar. Üç kardeş,
Furkan ile bir araya gelir. Furkan, kendinden son derece emin bir tonla bu güne kadar olmaz denilen hangi
işleri hallettiğini uzun uzun anlattıktan ve tanıdıklarını devreye sokarak işletme ruhsatı almasının kendisi için
çocuk oyuncağı olduğu konusunda onları ikna ettikten sonra, bu iş karşılığında 50. 000 TL talep eder. Çaresiz
durumdaki Sami, Murat ve Harun 50.000 TL’yi 28 Nisan 2011 tarihinde Furkan’a öderler.
Taşansu, benzinlik inşaatını tamamlayıp sözleşmeye uygun bir şekilde 1 Temmuz 2011 tarihinde
teslim etmiştir. Ancak Sami, Murat ve Harun 15 Temmuz tarihinde ödemeleri gereken 300.000 TL’yi
denkleştirememiştir. 1 Ağustos 2011 tarihinde kardeşlerden ikna kabiliyetine güvenen Sami, Taşansu’ya
giderek ödemeleri gereken iş bedelinin ancak yarısını temin edebildiklerini ve bu parayı ödemeye hazır
olduklarını, geriye kalan diğer yarısı için kendilerine süre tanımasını talep eder. Taşansu bu teklifi şiddetle
reddeder. Taşansu’yu yatıştırmak isteyen Sami, borcun tamamını en kısa sürede ödeyeceklerini ve ödemede
geciktikleri her ay için 10.000 TL cezai şart ödemeyi 1 Ağustos 2011 tarihinde yazılı olarak taahhüt eder.
Taşansu’nun baskısından en azından şimdilik kurtulduğunu düşünen kardeşler, bir an önce ruhsatı alıp
işe koyulmayı ve elde edecekleri kazançla borçlarını ödemeyi planlarlar. Ancak Furkan değişik bahaneler ileri
sürerek onları oyalamaya devam etmiştir.
Bu arada Ankara’nın tanınmış ailelerinden birinin kızı olan Büklümsu, tatile giderken, benzin almak
için tabelasını gördüğü söz konusu benzinliğe uğrar. Benzinlikte çalışan görevlilerden işletmenin henüz
faaliyete geçmediğini duyunca, bunun sebebini öğrenmek için aracından iner. Tam bu esnada ülkemiz
ortalamasının epey altında olan boyunu daha uzun göstermek için bir parça abarttığı yüksek topuklu
ayakkabısıyla aracın önünde yerde dağınık bir şekilde duran pompa hortumlarından birine takılarak düşer ve
kaburgalarını kırar. Büklümsü tedavi masrafları için 4.000 TL ödemek zorunda kalmıştır.
1) Sami, Murat ve Harun’un Furkan ile yaptığı sözleşme geçerli midir? Kardeşler, Furkan’a ödedikleri
50.000 TL’nin iadesini talep edebilir mi? Bu soruna ilişkin olarak doktrin ve içtihatlarda ileri
sürülen görüşleri de aktararak BK ve TBK açısından ayrı ayrı değerlendiriniz. (15 p.).
Kardeşler ile Furkan arasındaki anlaşma rüşvet anlaşması olup ahlaka aykırılık nedeniyle batıldır. (3
p.). Borçlar Kanununa göre hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi için verilen edimlerin
iadesi talep edilemez. Modern öğreti ve 2008 tarihinde verdiği bir kararından beri İsviçre Federal
Mahkemesi, bu iade yasağının sadece hukuka veya ahlaka aykırı bir davranışı teşvik veya
ödüllendirmek için yerine getirilmiş edimler (Gaunerlohn) bakımından söz konusu olduğunu kabul
etmektedir. (8 p).
Türk Borçlar Kanununda (m.81) aynı iade yasağı muhafaza edilmekle beraber, eklenen yeni bir
hükümle, hakimin bu edimin devlete mal edilmesine karar verebileceği düzenlenmiştir. (4 p.).
2) Taşansu, iş bedelinin yarısının ödenmesi talebini reddetmekte haklı mıdır? Gerekçeli olarak
açıklayınız. (10 p.).
Borcun varlık ve miktarı üzerinde ihtilaf yok ve tamamı muaccel ise alacaklı kısmen yapılan ifayı
kabul etmek zorunda değildir (BK.m.68;TBK.m.84). Olayda her iki şart da gerçekleşmiş olduğundan
Taşansu, kısmen yapılan ödemeyi reddedebilir ve iş bedelinin tamamı bakımından borçluları
temerrüde düşürebilir.
3) Olaydaki cezai şartın türünü de belirterek, Sami’nin cezai şart ödeme taahhüdünün Murat ve Harun’u
bağlayıp bağlamayacağını gerekçeli olarak açıklayınız (10 p.).
Borçlar Kanununa göre borcun kararlaştırılan yerde veya zamanda ifa edilmemesi hali için
kararlaştırılan cezai şart “ifaya eklenen cezai şart” (kümülatif cezai şart) niteliği taşır. Bu durumda
alacaklı hem ifayı, hem cezai şartı talep edebilir. (3 p.).
Sami, Murat ve Harun arasında müteselsil borçluluk durumu söz konusudur. Müteselsil borçlulukta
borçlulardan biri kendi davranışıyla diğerlerinin durumunu ağırlaştıramaz. Sami’nin cezai şartı
ödeme taahhüdü Murat ve Harun’nun durumunu ağırlaştıran bir davranış olup, onları bağlamayacaktır.
(7 p.).
4) Sami, Murat ve Harun’un Taşansu’ya olan borcu hangi tarihte zamanaşımına uğrar? Zamanaşımının
dolacağı tarihin borçluların tamamı bakımından aynı tarih olup olmadığını da belirterek, gerekçeli
olarak açıklayınız. (10 p.).
1 Ağustos 2011 tarihinde Sami’nin Taşansu’ya geciktikleri her ay için 10.000 TL cezai şart ödemeyi
yazılı olarak taahhüt etmesi, borcun tanınması (ikrar edilmesi) olup zamanaşımını kesen bir
durumdur. (3p.).
Müteselsil borçluluk durumunda zamanaşımının borçlulardan biri için kesilmesi, bu borcun tanınması
suretiyle olsa dahi, diğer borçlular için de zamanaşımını kesecektir. (3 p.).
Olayda olduğu gibi borç bir senetle ikrar edilmiş ise, kesilen süre ne olursa olsun, kesilmeden sonra
işleyecek yeni süre on yıl olacaktır. Dolayısıyla zamanaşımı tüm müteselsil borçlular bakımından
aynı tarihte, somut olayda 01 Ağustos 2021 tarihinde gerçekleşecektir. (4 p.).
5) Büklümsu 4.000 TL tutarındaki tedavi masraflarını kimlerden hangi hukuki gerekçeye dayanarak
talep edebilir? Sorumluluğun şartlarını ve sorumluların sorumluluktan kurtulma imkânının mevcut
olup olmadığını gerekçeli olarak açıklayınız (15 p.).
Olayda bina ve diğer inşa eseri maliklerinin sorumluluğu söz konusudur. Bu sorumluluğun şartları
şunlardır:
a) Bir bina veya diğer inşa eseri söz konusu olmalıdır: BK.m.58 anlamında inşa eserinden söz
edebilmek için iki unsurun bulunması gerekir: İlk olarak, eserin sabit, yani doğrudan doğruya
veya dolaylı olarak arza (toprağa) bağlı olması gerekir. İkinci olarak ise, yapay, yani insan eliyle
meydana getirilmiş bir eserin mevcut olması gerekir. Olayda bu iki şart da gerçekleşmiştir. (3 p.)
b) İnşa eserinin yapımında bozukluk veya bakımında noksanlık bulunması, yani eserin ayıplı
olması gerekir: Eser öngörülen kullanım amacı bakımından insanlar veya şeyler bakımından
tehlike yaratıyorsa bu anlamda ayıplıdır. Olayda Büklümsu söz konusu eserden (benzinlikten)
öngörülen kullanım amacı çerçevesinde yararlanırken yere dağınık bir şekilde bırakılmış
hortumlar nedeniyle düşerek bir zarara uğramıştır. Dolayısıyla bu şart da gerçekleşmiştir. (5 p.).
c) Eserin yapımındaki bozukluk veya bakımındaki noksanlık ile meydana gelen zarar arasında
uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Olayda eserin ayıplı olması ile Büklümsu’nun yaralanması
arasında uygun illiyet bağı bulunmaktadır. (3 p).
Sorumluluğun şartları gerçekleştiği için malik sıfatını taşıyan Sami, Murat ve Harun, Büklümsu’nun
yaralanmasından sorumlu olacaktır
Bina ve inşa eseri maliklerinin sorumluluğu, kurtuluş kanıtı getirilemeyen, ağırlaştırılmış sebep
sorumluluğudur. Sorumlu sadece illiyet bağının (mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü şahsın ağır
kusuru nedeniyle) kesildiğini ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. (4 p). Büklümsu’nun yüksek topuklu
ayakkabı giymesi illiyet bağını kesecek boyutta bir birlikte kusur olarak nitelendirilemez. Bu husus sadece
bir tazminattan indirim sebebi olarak göz önünde bulundurulur.
NOT: olayda tehlike sorumluluğundan söz edilemez; zira zarar benzinliğe özgü bir riskten
(karakteristik riziko) kaynaklanmamaktadır.
SORU II: Otuz yaşını doldurmuş olmasına rağmen doktora tezini tamamlayamadığı için askerliğini
henüz yapmamış olan araştırma görevlisi Sabri, bedelli askerlik yasasının çıkması ile birlikte derin bir nefes
alır. Bedelli askerlik ücreti olan 30.000 TL’yi, hocası Sedat’tan ödünç alıp derhal yatırarak bu imkândan
yararlanır. Aradan birkaç ay geçmesine rağmen hocasından aldığı borcu bir türlü ödeyemeyen Sabri, 2011
model Volkswagen Tiguan marka aracını satılığa çıkarmak zorunda kalır.
Aracın satılık olduğunu öğrenen Sabri’nin yakın arkadaşı Gülendam, uzun pazarlıklar sonucu aracı satın
alır. Taraflar arasında 10 Haziran 2012 tarihinde yapılan satım sözleşmesine göre, Sabri aracı 10 Temmuz
2012 tarihinde teslim edecek, Gülendam ise 50.000 TL tutarındaki satış bedelini 15 Temmuz 2012 tarihinde
ödeyecektir. Sabri 11 Haziran 2012’de, Gülendam’dan olan satım bedeli alacağının 30.000 TL tutarındaki
kısmını yazılı olarak Sedat’a temlik eder.
Sabri ile samimi bir ilişki içinde bulunan Sedat, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı izlemek için son
teknoloji geniş ekran bir televizyon satın almıştır. Sedat futbola düşkünlüğünü bildiği Sabri’yi, 3 Temmuz
2012 tarihinde oynanan «İtalya-İspanya» finalini birlikte izlemek üzere evine davet eder. Nerdeyse her konuda
benzer fikirlere sahip olan Sedat ve Sabri, maçı kimin kazanacağı konusunda, gitgide inatlaşmaya dönüşen bir
tartışmaya girişirler. Sabri maçı kesin olarak İspanya’nın kazanacağını ileri sürerken, Sedat “Süper Mario”nun
son maçlarındaki performasına vurgu yaparak İtalya’nın kazanacağından emin olduğunu söyler. Her iki taraf
da geri adım atmaz ve 10.000 TL tutarında bahse girerler. Maç, «4-0» İspanya’nın galibiyeti ile sonuçlanır.
10 Temmuz 2012 tarihine gelindiğinde Gülendam büyük bir heyecanla aracı teslim almak için Sabri ile
temas kurar. Ancak Sabri yeni tanıştığı kız arkadaşı ile ailesinin yazlığına gideceğini ve Ekim’den önce aracı
teslim etmesinin kesinlikle mümkün olmadığını söyler. Bunun üzerine Gülendam sözleşmeden dönme hakkını
kullandığını ve bir daha yüzünü görmek istemediğini Sabri’ye bildirir. Gülendam henüz Sabri’ye olan
kızgınlığını üzerinden atamamışken 15 Temmuz 2012 tarihinde Sedat’ın 30.000 TL’nin ödenmesi talebiyle
karşılaşınca iyice çıldırır. Gülendam her hangi bir borcu olmadığını, dolayısıyla ödeme yapmayacağını sert
sözlerle Sedat’a bildirir.
Sedat ile Sabri arasında 30.000 TL’nin ödenmemesi yüzünden çıkan ihtilaf kısa zamanda fakülte dekanı
Haşmet’in kulağına gider. Durumdan son derece rahatsız olan Haşmet, Sedat’ı arayarak Sabri’nin üstüne fazla
gitmemesini, borcu kendisinin ödeyeceğini bildirir; Sedat herhangi bir cevap vermez ve telefonu kapatır.
Sabri’nin babası da durumdan haberdar olur ve ertesi gün Sedat’ı arayarak oğlunun borcunu kendisinin
ödeyeceğini bildirir.
1) Gülendam’ın Sabri’ye karşı sözleşmeden dönme hakkını kullanması geçerli midir? Bu hakkın
kullanılması için gerekli şartlar somut olayda gerçekleşmiş midir? Gerekçeli olarak açıklayınız. (10
p.).
Gülendam’ın dönme hakkını kullanmasının geçerli olabilmesi için önce Sabri’nin temerrüte düşmesi,
daha sonra da Gülendam’ın dönme hakkının kullanılması için gerekli formaliteleri yerine getirmiş
olması gerekir.
Taraflar arasındaki sözleşmeye göre Sabri 10 Temmuz tarihinde otomobili teslim edecektir. Olayda
BK.m.101/II;TBK.m.117/II) anlamında belirli bir vade kararlaştırılmıştır. Sabri, bu tarihte ifada
bulunmadığı takdirde ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşecektir. (3 p.).
Gülendam’ın sözleşmeden dönme hakkını kullanabilmesi için kural olarak ek süre vermesi ve ek
sürenin sonunda aynen ifadan vazgeçtiğini gecikmeksizin borçluya bildirmesi gerekir. Bu
hususların az da olsa teferruatlı bir şekilde izah edilmesi gerekmektedir (4 p.).
Bazı istisnai durumlarda ek süre tayinine gerek yoktur. Bunlardan birini de borçlunun hal ve
davranışlarından ek süre verilmesinin anlamsız olacağının anlaşıldığı durumlar oluşturur. Somut
olayda bu istisnai durum söz konudur; zira Sabri Ekim’den önce aracı teslim etmesinin kesinlikle
mümkün olmadığını söylemiştir. (3 p.).
2) Gülendam yeni alacaklı Sedat’a ödemeden kaçınabilir mi? Gerekçeli olarak açıklayınız. (10 p.).
BK.m.167 (TBK.m.188) hükmüne göre, borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip
olduğu savunma imkânlarını, devralana karşı da ileri sürebilir. (5 p.).
Borçlu sadece temliki öğrendiği anda tam olarak doğmuş savunma imkânlarını değil ayrıca
daha sonra ortaya çıksa bile temelleri temliki öğrendiği anda mevcut olan itiraz ve defileri de
ileri sürebilir.
İhtilaf konusu somut olayda Gülendam sözleşmeden döndüğü takdirde satım bedelini ödeme
borcundan kurtulur ve bu durumu yeni alacaklıya karşı da ileri sürebilir. Gerçi dönme hakkı temlik
işleminden sonra kullanılmış olacaktır; ancak dönmenin temeli, temliki öğrendiği anda mevcuttur. (5
p.).
3) Sabri 10.000 TL tutarındaki bahis alacağını Sedat’a olan borcuyla takas edebilir mi? Gerekçeli
olarak açıklayınız. (10 p.).
Olayda takas hakkının kullanılmasının şartlarının (1- karşılıklı alacaklılık; 2-alacakların aynı türden
olması ve 3- takas alacağının icra edilebilir bir alacak olması) gerçekleşip gerçekleşmediğinin
incelenmesi gerekir.
Olayda ilk iki şart gerçekleşmiş olmasına rağmen üçüncü şart gerçekleşmemiştir. Çünkü, takas
alacağının icra edilebilir bir alacak niteliği taşıyabilmesi için bu alacağın dava edilebilir, herhangi
bir defiye muhatap olmayan ve muaccel bir alacak olması gerekir. Olayda takas alacağı, yani
Sabri’nin Sedat’tan olan alacağı bir bahis alacağı olup dava edilemeyen bir alacak niteliği taşır.
Dolayısıyla Sabri takas hakkını kullanamayacaktır.
4) Sedat, Sabri’nin 30.000 TL tutarındaki borcunu Haşmet’ten talep edebilir mi? Gerekçeli olarak
açıklayınız. (10 p.).
Haşmet’in Sedat’ı arayarak Sabri’nin borcunu kendisinin ödeyeceğini bildirmesi borcun dış
yüklenilmesi sözleşmesinin yapılmasına ilişkin bir icap niteliği taşır. Sedat bu icabı henüz kabul
etmeden bu kez Sabri’nin babası Sedat’a yeni bir icapta bulunmuştur. BK.m.175 (TBK.m.197)
hükmüne göre, borcun üstlenilmesine ilişkin icap alacaklı tarafından henüz kabul edilmeden önce,
ikinci bir şahıs tarafından alacaklıya icapta bulunulursa, ilk icapta bulunan icabı ile bağlı olmaktan
kurtulur. Olayda Sabri’nin babasının icapta bulunması üzerine Haşmet’in ilk icabı ile bağlılığı
ortadan kalkar. Bu nedenle Sedat, borcu Haşmetten talep edemeyecektir.